bence verebilir kendini mutlu edecek bir evse. ama buraya çoğunluk vermemeli yazacak.

vermemelidir. 2200 liralik evin sana sagladigi faydayi daha uygun fiyata bulabilirsin. kira icin cok 2200 lira.

Home ofis çalışacaksam verirdim o parayı çünkü zamanımın çoğu orada geçecek olurdu. O paraya da gayet güzel geniş bir ev olurdu ama şu haliyle bana biraz fazla gibi geldi. SOnuçta gelirin 3'te 1'i ancak imkansız astronomik bir oran da değil 3/1.

Bu daha çok maaş kira denklemi olmuş. Eğer muhit ve ev kalitesi için değecek bir fiyatsa olabilir fakat her evin başka fiyatlı bir alternatifi olabilir, bu fiyattan 200-300 lira aşağı yerleri bulabilirsiniz eğer "çok araştırdım daha uyguna böyle ev yoktu" demiyorsanız bence olur

kişiye göre değişir. istanbul'un merkezi bir yerinde, ruhu olan eski bir apartmansa 3bin de verilir. ama şehrin dışında, site içinde, sırf havuzlu diye, 250 lira aidatlı soğuk ve ucube apartmanlara o paralar çooook bence.

@mrsmoon aynen öyle bir yer vallahi ve uzun zamandır istemediğim küçük bir evde oturduğum için cok sıkıldım. İstanbul'un merkezi bir yeri ve eski bir bina içi de harika yaptırılmış ev sahibi tarafından. 100 tl bile daha düşse ne güzel olurdu..
Baslık yanlış olmus evet maaş kira denklemi

@filipis hakikaten 20 ev dolaştım böyke bir ev yoktu. E malum burası İstanbul

aslinda normalde 1/3 kira orani oldukca normal, lakin 2200 kira fazla, elbette tamamen kisinin istek ve zevki ile alakali. mesela o evde mutlu olacaksaniz o para ile ölcülemez.

istiyorsaniz oran normal bence tutulabilir.

@kurnaz İstanbul ve şehrin göbeğinde ve iş yeri yakınlık meselesi.

Kiralamanın önemli bir avantajı vardır. Orayı satın almıyorsun. Bir yıllık sözleşme yap. Keyfini çıkar. Gelir arttıkça harcamalar da artar. Geliri senden düşük olan çoğunluk kiralamamanı söyleyecektir. İstanbul'da güzel bir lokasyonda, çok beğendiğin bir evse sana artısı çok olacaktır.

Mutlaka vermelidir.
Döverler.

Niye dövsünler burası İstanbul diye mi?

Evde zaman geçirmeyi seviypr eve önem veriyorsanız verilir. Ben benzer bir rakam vermiştim.

Bence bu dediğin şartlarda vermelidir.

silver apple'in yorumuna tamamen katiliyorum. Kirasi yuksek bir dairede oturuyorum, sorduklarinda bazi insanlara soyleyince cok sasiranlar oluyor. Geliri dusuk olanlar bunu algilayamayabilirler. 2200 tl bugun cogu universite mezunu icin cok guzel bir baslangic maasi olarak kabul ediliyor. Seni mutlu ve huzurlu edecekse 3250'ye kadar kira verilebilir. Isine yakin, ya da rahat ve kisa ulasimi olacak bakimli guzel bir daireye neden verilmesin ki? Ozellikle Istanbul'da ise yurume mesafesinde olabilecek bir yere bu paralari dusunmeden verirdim.

verilebilir.

6000 maaşa 2000 düşünüyorum ben de ,stanbulda.

ha benim avantajım ilk yıl 1500 TL kira yardımı gelecek olması. onunla biriikte rahat ödenir diye düşünüyorum.

vermemeli

alakasız.

hiçbir şey düşünmem. daha doğrusu "hoşuna gidiyor takıyor" diye düşünürüm. ama bunu şu an sen sordun diye düşündüm. yani normalde üzerine düşünülecek kadar önemli bir olay değil. kısacası sikimde olmaz yani. buradan bir yargıya varmam. sevgilisi var mı yok mu diye düşünmem. eğer bir kız " kalbimin sahibi var" anlamıyla anahtar takıyorsa zaten koşarak uzaklaşırım. böyle bir anlayış da zaten ancak bizim coğrafyanın kızlarında olurdu a

Kızlar anahtar kolyeyi şu durumda takar diye genel bir olay yok. Anlam yükleme. Kalbimin sahibi var anlamında kolye takacak biriyse bunu genel tarzından az çok anlardın zaten. Sevgilisi olup olmadığını daha direkt yollarla ögrenmeye çalış bence.

Seninişin yaş.
Anektarları eline alman lazım.

Birisi uydurmuş onu.

stajın olayı bu zaten, senden beklentileri sana işi öğrettikten sonra doğacak. telaşa mahal yok.

onun dışında da çok küçük bi' ihtimal; excel'de tablo düzenlemesi isteyebilirler(bence istemezler ama, ileri düzey personelleri bile zor yapıyor bazen)

Rahat bi ayakkabı seç.
Sürekli getir götür yapacaksın.

Firmaların satın alma, satış pazarlama bölümlerine başvurdun mu? Bazen çok bilgi istemeyen pozisyonlar olabiliyor. Benim bi tanıdık çok iyi ingilizce almanca biraz da fransızca biliyordu alakasız bi fabrikaya ihracat bölümüne girmişti.
Bunun dışında ihracat ithalat gümrük firmaları var onlara da bi bak.

Senin gibiler dururken ABD büyükelçiliği'ne orman müh. mezununu neden işe alırlar anlamam. Başka bir arkadaşım da aynı bölümden mezundu, çok sıkıntı çekti ama şimdi öğretmen TED Üni'de ve çok rahat.

Host olmak için başvuru zamanlarını takip etmen lazım. Bazen açılıyor ve sayısına göre oldukça iyi alım yapılabiliyor. O dönemlerde girmemek için bir sebep yok ama alım dönemi değilse dönüş olmaması moralini bozmasın çok normal durum.

Sondaki kutucuktan Okutman kısmını seçerek bir bak
yoksis.yok.gov.tr

Yabanci musterilere hizmet verebilecek, ingilizce bilen cagri merkezi calisanlari iyi para kazaniyor diye biliyorum. Biraz arastirabilirsin.

İthalat-ihracat kursu almayı düşündün mü?

türkiye dış ticaret vakfı. araştırınız.

Ama dış ticaret çok..nasıl desem.. sıkıntılıdır.

Tedaviyle düzeltebilecek mi?
Çok geçmiş olsun, allah acil şifalar versin.

Bicurious

Şimdi şöyle; birey duygusal anlamda hem kadın hem de erkek bireyden hoşlanabiliyor ancak iş cinsel sekse geldiğinde sadece kadın bireyi ya da erkek bireyi tercih ediyor.

bicurious ve queer değil. onların durumu farklı.

heteroseksüelin tanımını yaptın sanırım

omniseksuel.

Çoktanseksüel.

hiçbiri değil maalesef :/

Omniseksüellik: kabaca sığdırabildiği her şeye atlama ya da her şeyi kullanma sonucu cinsel haz.

panseksüellik: hiçbir cinsel yönelimi ayırt etmeden hepsine ilgi duyma

Bicurious: cinsel anlamda kararsızlık, emin olamama hali

Queer: gay'in eş anlamlısı
----------------

@sadegazoz; ama değil. Şöyle ki; heteroseksüellikte duygusal ve cinsel anlamda sadece karşı cinsin arzulanması söz konusu. Bu durumda ise örneğin bir erkek başka bir erkeğe aşık olabilir ancak iş cinselliğe geldiğinde ilgisi, arzusu, hazzı sadece kadına yöneliyor. Erkeği cinsel obje olarak görmüyor.

@air, yaptığın tanımların hepsi yanlış bence, o yüzden daha fazla vakit vermeyeceğim.

@sadegazoz: 'bence' derken ne demek istedin? Ben tanımlamalarımdan eminim ancak her zaman da yeni bilgiye açığım. Yanlış olduğunu iddia ediyorsan senden düzeltme yapmanı talep etmek hakkım.
Neyse konumuz bu değil, elbette daha fazla vaktini isteyemem, hepimiz burada gönüllülük esaslı birbirimize yardım ediyoruz.

Tek kelimeyle kotu.

kötü. arkadaki lacivert daha güzel.

ön planda olan rahatlık ise alınır.

tam anlamıyla bir kabus. siyah olup daha güzel duranlar var, bu biraz kararsız kalmış şöyle mi gözükeyim böyle mi diye. ben giymezdim fakat zevkler ve renkler tartışılmaz.

ticari itibar zedelenme olayı olmasa bir şeyler derdim de diyemiyorum.

bunun tanımı kötü falan değil. bambaşka bir şey.

bence bunun tek kullanacak kişi cem yılmaz falan olur. o da sahnedeyken... kapkara böyle...

açmayın korkunçlu ayakkabı.

Beğenmedim.

berbat ötesi

beğenmedim

buna o kadar verilmez.

Normal. Günlük kullanmak için alınabilir.

Kötü

Çok kötü

Kötü :/

Tatil = deniz güneş

denize isemek cok zevkli.

ehm... rahat yerler oluyorlar...

Öyle bir şart olduğu nereden çıktı?

bana kalsa tüm senemi +30 derece olan sıcak ve denizli memleketlerde geçiririm.
deniz güneş iyidir ama zorunluluk olduğunu sanmıyorum balayı için :D
gönlünüzden ne geçiyorsa orada tatil yapınız.

Demek ki öyle seviyorlar. Bir zorunluluğu yok ki bunun. Kim nasıl tatil yapmak istiyorsa öyle yapar. Bizi de çok ilgilendirmez sanırım insanların tercihleri.

Siz deniz tatili istemiyorsanız gitmezsiniz, olur biter.

Kim ne seviyorsa ona gore gidiyor balayina. Ben de orayi burayi gezmekten farkli bir sey yapmak adina ilk kez otel tatili yapmaya karar verdim mesela.

Özellikle düğün yapan çiftler için bu süreç, hem fiziksel hem maddi hem de manevi anlamda çok yorucu ve yapratıcı oluyor. Hemen düğün sonrası gidiliyorsa da, kavun kapruz gibi yatılacak keyif tatili istiyor insanlar.

öyle bir şeyi hiç duymadım. ben olsam hayatta denize gitmem öyle özel bir plan için. zaten denize girmeyi sevmiyorum.

denizde sevişmek?

şaka bir yana deniz güzeldir; denizsiz tatil olmaz diyenlerdenim.

Denizsiz tatil olur diyenlerdenim, hatta daha iyi olur diyenlerden.

isteyen istedigini yapiyor bence.

bence düğün süreci o kadar yorucu geçiyor ki evli çift kendini her zaman gidemeyeceği bir yere giderek şımartıyor. okyanusa veya bahamalara gitmek her zaman aklına gelmez, balayı biraz da bahane oluyor.

Tercih meselesi

ilk aşkım hala aklımda,onun kadar özeli o kadar güzel hissettireni olmadı olamadı.evlendi gitti ama onun adına çok mutluyum çünkü mutlu görünüyordu.güzel hatıralar bırakanlar hep hatırlanır en azından ben hatırlıyorum

Unutamadigim hicbir sey yok:) Bir yerlerde kalma olayi yok.

Unutmuyorum ben ama icimde bir seyler kalacak kadar degil. Mesela konusmadigim eski sevgililerimden biri gelse su an konusmak istese konusurum, naptin nettin hayatinda benden sonra diye. Ama tekrar bi iliski veya sevme gibi bi durum yok.

arkasından ağladıklarımı unuttum da ağlamadıklarımın çok çok az da olsa kırıntıları var hala. beş para etmez olduğu aklıma geliyo. onları da süpürüyorum zaten.

mozart +1

iyi insanların hiç birini unutmadım. bunun dışında o dönemde çok bağlandığımı düşünsem de dengesiz olanları unuttum. hatırlamaya çalışınca sanki o olayları ben yaşamışım gibi değil de. bir film izlemişim ya da biri bana anlatmış da oradan hatırlıyor gibi hissediyorum.

Zamanla nasırlaşıyor duygular.

ağladığım kadın olmadı arkasından ama unutulmayacak şey değil. hatta bana kalırsa çok basit bir şey.

hayir unutmadim, evet icimde.

6 yıldır unutamadığım biri var benim. Her gün düşünmesem de aklıma gelir ara sıra. Özellikle ondan sonra takıldığım hemen hemen her kızda "terk edip gitmeseydi keşke, şimdi ne kadar saçma sapan insanlarla muhatap oluyorum" diye düşünüp küfrederim bol bol.

erkek misin onu da bilmiyorum hacı diyeceğim.

Hacı valla bu gece rüyamda gördüm. gittim onu bir de akrabamla tanıştırdım.

abla, bak bu sevdiğim kız x
x, bak bu da yyy ablam.

tabi abla, iptal. ne yapıyor lan bu diyerek bana bakıyordu. hahaha.

gerçekten gamsızlık var mı bilmiyorum ama ben gamsız değilim. ilki mantıklı sebepe dayansa da ikinci mantıklı bir sebebe dayanmayan bir terk ediliş yaşadım. hala sanki berabermiş gibi saygı duyuyorum kendisine.

uzun yıllar sonra arkadaşlarımla gezerken görmüştüm o da arkadaşlarıyla geziyordu. arkadaşlarım onun okulundan olmalarına rağmen onlar tanıyamamışlardı ben tanımıştım. sanki uzun yıllar önce aşık olduğum gibi içim kıpır kıpır olmuştu. ama bitmiş bir ilişkiydi sonuçta. biten bir ilişki kurtarılmaz.

unutmak denen olay bünyede yok.
ama değişen şu; önceleri akla gelince bir hüzün oluyor zamanla ya skmişim geçmişini diyorsun ve sonra sonra iyice duyarsızlaşıyorsun.

arkasindan en son agladigim kadin hala baya icimde. ama ondan onceki agladigim kadinlari hep unuttum, hicbirini unutmak bu kadar uzun surmedi.

sanirim, yeni guzel bir iliskim oldugunda da bunu unuturum.

gerçekten sevdiklerimin hepsi içimde ama adını hatırlamakta zorlandıklarım da var. Kimisinin ilk buluşmadaki kıyafetini, sevdigi parfümü, bakışını hala hatırlarım

unutmayacağım. unutamam zaten.

ama alışacakmışım. öyle diyorlar..inanayım mı?

unuttum hatta yüzlerini hatırlamıyorum. yarın öbür gün karşılaşırsam tanımam bile. ama yaşadıklarımı asla unutmadım. her kötü şeyin bir artısı oldu hatta.

unuttum. çok oldu hem de.

Kimsenin arkasından ağlamadım. Direkt unutuyorum zaten.

Agliyorum hâlâ, aklimda ve hep oyle olacak.
Aglama dediysem ziril ziril bir sey degil. Aklimda hep, seviyorum hâlâ ve cok ozel benim için.

kediler motorun üstüne oturunca motor nasıl leş gibi oluyor anlamadım? kedi martı gibi durduğu yere sıçan bir hayvan da değil, en fazla tüy oluyodur, onu da koli bandıyla iki fitfit yapsan geçer. en kötü motorun kıyafeti vardır, giydirirsin ne olacak ki? valla kusura bakma ama haksızsın, ben o teyze olsam motorun gidonundan sucuk sosis filan sallandırırdım inadına.

Motorun brandasini tabiki seriyorum ama kedi bosyerlerden gecip seleye kuruluyor ve selenin uzeri kedi kili ve tukurugu oluyor. Esas sen hic kusura bakma su sokak hayvanlarini besleyecegiz diye gozu donen insanlarin kendini hakli zannetme fasistligi de cok moda oldu son zamanlarda

sokaktan yaşayan hayvanlar var mı var. bu hayvanlar bizim yüzümüzden sokakta yaşıyorlar. kadının da onlara mama bırakmaya hakkı var. senin de motorunu oraya çekme hakkın var. bu durumda herkes birbirine uyum göstermekle yükümlü. sen onu şikayet edip engelleyerek bir yere varamayacaksın. birlikte ne yapabilirsiniz konuşun. bu iş tehditle şikayetle olmaz. tatlı tatlı konuşun, yine de illa oraya koyucam mama derse kadın, mecbur kabul edip motora örtü falan örteceksin.

ahahaha ya napicaz bu bazi kedi annelerini ya. vallahi cok guluyorum. o kadinla bas olmaz napsan dinlemez seni. bunu sikayet edebilecegin de bi mercii yok. cirkeflik yapicaksin tek care bu. yani kedi mamalarina zehir koy demiyorum ama comak sok biraz rahatsiz et hatunu.

bence anlamadığın nokta kedilerin oraya mama konmasından bağımsız olarak motorunun üzerine çıkıp kıl tüy salya ve vücut sıvısı bırakabileceği gerçeği, ki hiç yadsınabilir değil. mahalledeki kedileri, kedilere bakan teyzeyi şikayet etmekle uğraşana kadar kapalı bir garaj bul, çok kıymetli motorunu da oraya bırak.

sokak hayvanlarını besleyeceğiz faşistliği değil bu, sonuna kadar da arkasında dururum. zararsız bir eylemden motorunun üzeri kıl oluyor diye rahatsızlık duyman ve tahammül gösterememen sence de abartılı bir davranış değil mi? neyi şikayet edeceksin yani, bilmem ne teyze kuru mama bırakıyo motorum uf oluyo filan mı diyeceksin nedir? inanamıyorum böyle sorulara gerçekten. bu kadar tahammülsüz, bu kadar sevgisiz olmayın ya, yazıktır.

öneri 1: motorunu biraz daha öteye park et? her adım başı mama koymuyodur elbet, mama olmayan bi yere koyuver.

öneri 2: geçici bi çözüm olarak, en azından bu sıcaklarda gündüzleri branda örtme motorun üstüne, seledir, gidondur, her yeri çok sıcak olacağı için hiç bi kedinin çıkıp oturacağını zannetmiyorum. ama akşam branda örtüp, en azından tüyü kiri minimize etmiş olursun.

genel öneri 1: birbirinize karşı daha anlayışlı olun bence.
genel öneri 2: hayvanları da motorunu sevdiğin kadar sev.

Gercekten abartmiyorum 20 mt araliklarla koyuyor, biraz ileriye de koysam hicbirsey farketmiyor.

dostum kedilere saranların hepsi sorunlu tipler, 3 metre kenara koysa yiyemeyecekler sanki onu, lafı hep başka yerlerinden anlarlar. kimse beslemesin demiyor zaten başkasına sorun yaratmayacak bir başka konumda ver gitsin, ucunda ölüm yok lan.

beşeri ilişkileri kopuk, aile bağları zayıf olan kimseler genelde bu işe sarıyorlar.

Kediler sırf mama icin motorun uzerine sıvı, tüy falan bırakıyorsa ve teyze inatla tam motorun yakinina bırakıyorsa her gün bunları temizlemek zorunda degilsin. Pis olmasa bile kedinin motoruna oturmasindan rahatsiz da olabilirsin. Senin motorun senin keyfin sonuçta. "Kediler bizim her seyimiz, isterlerse gelip ustumuze de pisleyebilirler" diyecek olanları takma. Ha kediler mama olmasa da gelip oturabilirler onu engellemenin bir yolu yok, sorun sadece teyzenin buna yol açmakta inat etmesi. Rica edince dinlememesi.

Hayvanları korumak sevmek başka, fanatiklik baska. Konuşmaktan anlamayan insana ne yapilir bilemiyorum ama tatlı bir dil kullanmalısın. Gerekirse tekrar tekrar konuş, olmadı buralara ben mama bırakayım uygun yerlere, siz baska yerlere bırakın deyip oyle yaparsın. Motorundan biraz uzak yerlere mama bırakırsın. Sen de guzel bir sey yapmis olursun hem,teyze de ikna olur belki.

kedi sever oraya oturmayı, bizim site içinde de var motor parkı, nedense bir tanesi rahatsız değil hatta mama veriyorlar orada onlara..

20 metre aralıkla koyma nedeni de şudur muhtemelen ; kediler "gelin kardolar mama var herkes önünden yesin" canlıları değiller, kavga ederler yemek için, paylaşmak istemezler o yüzden hepsi yiyecek şekilde koyuyordur mamaları, "füt'ün motoru neredeyse dibine atayım mamaları xD" demiyordur eminim.

motoru başka bir yere çekerek çözüm bulabilirsin, bilemedim.

Koyduğu mamaları süpürüp çöpe atmak güzel bir çözüm oluru. O çirkefse siz daha çirkef olacaksınız. Nefret ediyorum şu kedi düşkünü sorunlu tiplerden.

Sen de sokağınızdaki kedileri besle. Bir süre sabret, tahammül et bu duruma. Zaten yaz mevsimindeyiz, oturma yerine su bile döksen 5 dk sürmez kuruması. Yani bunu bi dert etme. Sen bu motordan önce, canını senin vermediğin hayvanlar çevreden zarar görmeden doymaya naaıl devam ederler ve o fedakar teyzenin kalbi kırılmadan bu iş nasıl tatlıya bağlanırı dert edin. Lütfen.

O kadın iyi bir şey yapıyor, kendini o hayvanların yerine koyup biraz düşünürsen daha bi adil davranabilirsin. İcabında kedilerin dokunacağı yerlere şöyle muşamba gibi bişeyden bi parça kestir, motorun brandasının altına o muşambayı ser, sıkıca sabitle ondan sonra muşambayı ser. Bence o canların hepsi, o tetzenin kalbi ve senin motorun bu itinayı hak ediyorsunuz... sadece, burada kilit nokta sensin... senin kalbin...

Ek:

"Sen de sokağınızdaki kedileri besle. Bir süre sabret, tahammül et bu duruma."

Cümlesinden sonra şunu demeyi unuttum;

O teyzeyle tatlı bir iletişim oluşup kafa kafaya verip tatlı ve herkese faydası olan bir çözüm buluncaya kadar azıcık sabır ve çaba. Lütfen. Bu olayın sonucu senin sayende çok kötü olabilir. Ama çok çok güzel de olabilir.

evinde bir kedi besleyen ayrıca düzenli sokaktaki kedileri besleyen biri olarak ds kesinlikle haklısın. adamın motoru sonuçta sevmiyordur kedileri ya da slerjisi vardır odur budur, sokaktaki kedinin kılının tüyünü çekmek zorunda değil. asıl kedi tüyünden ne olacak demek saçmalığın daniskası. en sağlam çözüm iyice branda çekip alttan bağlamak. branda gergin olsun yoksa onunda üstüne çıkar. kedi teyzeyle başa çıkamazsın çok düz fikirliler, ben bile sokakta kedi beslerken kimisiyle anlaşamıyorum cinsler

Mama yüzünden değil, kediler orada mama olmasa bile gelip oturabilirker, çok örneğini gördüm. Bu yüzden teyzeyi "buraya mama koyma" diye darlamayı bırak ve motorunu sağlam bir şekilde kapat, ya da otoparka götür. Çözüm sende.

evde liyakat kalmamis +1
Bu dünyayı başka canlılarla paylaşmayı öğrenmemiz lazım sadece insanlar yok ve tek önemli olan bizler değiliz.

kedileri köpekleri evcilleştiren insanoglu. daha sonra acı çektiren, aynı ortamda yaşamak istemeyen ve öldüren de. bu canlılar normal şartlarda kendi başlarının çaresine bakabilirdi ancak biz onların vahşi özelliklerini aldık. konu özelinde konuşmak gerekirse, kedi en fazla tüy bırakır, tükürük bırakmaz. nasıl ben geceleri motorla giden insanlardan rahatsız oluyorum diye motorlara zarar vermiyorsam, sen de o kedilere hiçbir şey yapmayacaksın. teyze yemeği istediği yere koyar, rahatsız oluyorsanız motoru siz farklı yere koyun.

o işin mamayla falan alakası yok. kedi gelir motorun arabanın üzerine her türlü çöker. o kadar malın kıymetliyse al bi tente ört motorunun üstünü. 3 kurusluk motorun var diye sokakta ki hayvanlarını rızkıyla oynama hakkını kendinde görme.

soruyu yanlış yerde sormuşsun dostum :D

Burada yazan arkadaşlar muhtemelen kedilerin motorun selesinde gezdiklerinde seleyi yırttığından bi haber. Bi ara her sene seleyi yeniletmek zorunda kalan biri olarak sana hak veriyorum fakat kadın mama bıraksa da bırakmasa da o kediler gelecek. Brandanı sirke ile silersen belki uzak tutabilirsin

Bu kadar mal düşkünü olmayın. Cok sorun oluyorsa taşınma ihtimalini dusunebilirsiniz. Ya da size her yil yeni bir sele parasi toplayıp verebiliriz aramizda. Yeter ki o teyzeyi uzmeyin

Kediler motorları çok severler evet. Üstüne bi şey örtebilirsin. Mamayla pek Alakası olduğunu sanmıyorum.

Kadının 20 metre arayla koyma sebebi de kediler kavga etmesin diye bu arada.

Yaren ve reso ağa+1500

Kediler motoru severler evet arabanın tepesine çıkmayı da severler. Üstünü örtmen lazım çünkü her yerdeler.
Ben sana hak veriyorum. Asıl tahammülsüzlüğü kedilerin de yaşamaya hakkı var tamam mı!? Düşüncesinin arkasından haklı çıkmaya çalışanlar yapıyor bence.
Sokaktan çok kedi topladım, ölmek üzere olan yavru, yetişkin kedileri gerek kendim uğraştım tedavi ettim gerekse veterine çok kedi taşıdım. Zaman zaman çantamda kedi maması taşırım, çöpleri ayırırım kedi köpek de yesin diye.
Bu kadın sokak sokak gezerken bi yeri de atlayıp oraya mama koymazsa hiçbir kedi ölmez. Tamam hayvan sevmeyen insanları da sevmez belki ama senin gibi düşünmeyen insanlarla da yaşamayı öğrenmek zorundayız. Kedilerden önce insanlarla paylaşıyoruz dünyayı. Herkes kedi sevmek zorunda değil, sevmiyor işte adam napıcaksın? Motorunun üstünde kedi görse de bi tane patlatsa daha mı iyi olacak? Bırak o da sevmesin bi yere de koymayıver nolur yani? Kediler de kavga etsin, zaten ediyorlar bu mu problem allah aşkına komik olmayın ya. Ben de mama yemek falan bıraktığımda bazen başında bekliyorum hepsi yesin diye o duyguyu biliyorum ama ben gidince yine kavga edecekler.

ben de kedileri seviyorum ama bana zarar vericeklerse, ben de önlemini almak zorundayım. çöplerde orda burda heryerde gezinip sonra gelip benim seleme oturdukları takdirde, oradan bana hastalık bulaşmayacağı ne malum?? gerçekten şu kedi manyağı gerzekleri anlayamıyorum. kedileri hepimiz seviyoruz ama bazılarının ki resmen faşistlik.

cevap veren arkadaşların tümüne sevgiler.

eski bir laptop soğutucusundan vantilatör yaptım ben, fayda etmez diyordum da beklediğimden iyi çıktı.

Acik havaya cikmiyorum mumkun oldugunca.

60 derece urfa sıcağında su içip günlük hayata devam ediyoruz. Ama klima candır.

Dışarı çıkarken şapkamı ıslatıp çıkıyorum. Evden çıkmadan ince bir şalı ıslatıp buzluğa koyuyorum. 10 dk soğuyunca boynuma sarıp çıkıyorum. Sokakta çeşmeler var bizim şehirde. Sık sık şapkamı ve şalı ıslatarak yürüyorum. Yanıma da donmuş şişede su alıyorum.

Korunmuyorum. Doğallıktan yanayım. Sıcağı sıcağına hissetmek lazım, terlemek lazım, terlerin karışmskflfdnsnsndk

2 günde bir duş alıyordum şimdi her akşam alıyorum. Ayaklarıma soğuk su tutuyorum. Çok fazla hareket etmiyorum böylece vücut ısısından tasarruf ediyorum. Bol su içiyorum. Birde sabır çekiyorum çünkü tam bir kış insanı olarak bu sıcak beni çileden çıkartıyor.

Zorunlu olmadıkça dışarı çıkmıyorum, güneş kremini de ihtmal etmiyorum.

Güneş altında çalışıyorum yani kaçışım yok. En iyi önlem limonlu su, sıcakla uçan tansiyonu düşürüyor. Serinlemek içinse yapabilecek hiçbir şeyim yok :)

Deü spor tesisleri.. yarı olimpik havuz. Ücreti de hesapliydi bildiğim kadariyla

ücretini bilmiyorum ama ege üni'de olimpik havuz vardı, ilkokulda 1-2 kere götürmüşlerdi.

Öğrenci değilim ama deü sosyal tesislerine girebilir miyim yine?

evka 3 şavkar'da hem yüzüp hem spor yapabilirsin.

Xxx ile konuştum bırakabileceğinizi söyledi gibi bir şey desen daha iyiymiş.
Hayatta şunu çok iyi öğrendim ne kadar beklenti o kadar hayal kırıklığı. Kime güveneceğini şaşırıyor insan bazen.

Bozulmakta haklısın ben olsam akrabaya uygun bi dille söylerdim.

Azıcık bir materyali olan kendini bir şey zannediyor. Kimseye ağız eğmemek lâzım. Bozulmakta haklısın.

Bunu gayet kibarca açıkça rica etmişsin, müsait değillerse baştan söylemeleri lazım. Karısı mırın kırın etti demek ki.
Sonra giderlerken "hadi devilred geliyosun dimi?" dese keşke akraban, sen de "karın öyle demiyor dümbük" diye cevap versen, hayat bir dakikalığına güzelleşse :)

Bozulmakta haklısın. Ama onlar da senin gidecegin yerin yollarinin ustu oldugunu biliyor sonucta, onun icin onlarin teklif etmesini beklerdim ben olsam. Insanlardan kolay kolay bir sey istememeye devam et, doğrusu bu.

Herkesin dönüş zamanı farklı, kimse kimsenin dönüş zamanını bilmediğine göre karşı taraftan teklif de gelemez de soru bu değil zaten.

Benim akraba kadın olan taraf.

Ben olsam ben de bozulurdum herhalde. Ama şöyle düşün, belki senlik bir durum yoktur. Belki bu ikisinin arası açıktır, limonidir. O yüzden eşine yakın olan birine iyilik yapası gelmemiştir adamın, gıcıklık yapası tutmuştur. Belki de adam gerçekten bir yere uğrayıp eşine bir sürpriz yapmayı planlamış falan olabilir. Perde arkasını bilemezsin. Çok farklı bir sebebi olabilir. O yüzden çok şeyapma.

kuzguncukta gormustum. inanamadim

Hayatı sorguladım.
Sanat sanat için midir?

Izmirde bir okul bahçesinde gördüm geçenlerde

çok çirkin ve gereksiz

Bebekte de gördüm. Kötü değil bence :')

var kadıköy de de

yarn bombing

denen hadise kendisi. 3-4 yıl önce modaydı yahu bu yurt dışında anca mı yapıyor bizimler.

Kuzguncuk'ta gördüm ben de. Anlamsız.

Kedili teyze işi gibi.

Dekor olsun diye değişik fikir kasmışlar bu çıkmış, ne zararı var? Millet şöyle bişey bulsam da önünde fotoğraf çektirsem diye mekan seçiyor.

Niye sapıkça olsun ki? İnsanlar değişik bir şey yapmak istemişler, ağaca zarar verecek türden bir şey gibi görünmüyor. Hatta başıma bir iş gelmeyecekse ben sevdim. Rengarenk olmuş, fena durmuyor.

Bostanlı'da.

haftaiçiyse bostanlıda kahve içiyoruz, haftasonları çevre ilçelere kaçıyoruz, içilecekse bornova ya da kordona gidiyoruz.

bostanlı, maksiumum alsancak. güzel kahveciler açıldı, genelde oralardayım ya da bi yerlerde kampanyalı kokteyl içiyorum.

Kampanyalı kokteyl nasıl oluyor?

1+1 kampanyalar oluyor kovan'da.

Kutuya koyup kumun altına gömüyorum, üzerine havlu örtüyorum. Gözüm de sık sık sahilde oluyor ama.

Ev yakınsa telefon, cüzdan almıyorum. Deniz uzaksa haliyle arabayla gidip arabada bırakıyorum, anahtarı da kıyafetlerin arasına sıkıştırıyorum.

gittiğim yerde cankurtaran var. kendi bölgesini plastik bandajla çevirmiş oluyor.
ona gidip bandajın hemen dışını işaret ederek, "şuraya havlumu sersem nasıl olur, tek başımayım o yüzden sizin yakınınızda bulunmak istiyorum" diyorum.

cankurtaran yoksa, güvenilir gördüğünüz (aile vs.) birilerine yakın yerleşip onlara "bizden başkası eşyalarımıza yaklaşırsa uyarın lütfen" denebilir.

@Piukh araba sakat değil mi? camı patlatıp alabilirler. torpidoya falan mı koyuyorsunuz?

bu konuyu takip ediyorum. merak ettiğim bir konu.

Yanıma almıyorum ya da sürekli gözüm üzerinde olacak şekilde takılıyorum.

Koltuğun altına koymaya alışığım.

Eskiden sadece havluyla gider gelirdik ne günlerdi be.
Şimdi bi önlem almıyorum. Öyle allaha emanet.

Bi aile varsa onlara emanet ediyorum. Yoksa cantanin dibine sakliyorum, gozum surekli uzerinde oluyor. Nerede denize gittigime de bagli ama. Parali yerdeysem yine cantadibi ama daha az bakis atmak.

Telefonu elbisemin içine sarıyorum. Ama bir yerde temiz bebek bezinin içine saran birisini okumuştum. Hırsız kirlidir diye karıştırmaz diye düşünmüşler. Mantıklı gelmişti.

Sırt çantama koyuyorum direkt, başka önlem almıyorum. Kalabalık yerlerde zaten denize giremiyorum. Tenha olunca da bir sıkıntı olmuyor haliyle.
Kalabalık yerlerde denizde çok açılmamak ve takipte olmak lazım.

Hırsızlık yapmayacağına kanaat getirdiğiniz bi teyze veya amcaya emanet etmek.
10 seneyi geçiktir ordayım, hala tereddtle veririm. Bazen saldım çayıra mevlam kayıra...
Terliği havluyu düzensiz bişekilde bırakıp altına saklarım bazen de...

Büyük güneş kremim vardı. Bitince içini temizledim orada saklıyorum. Şu ana kadar bir sorun yaşamadım. Paramı da bitmiş rujumun içinde saklıyorum rulo yapıp.

sırt çantasına koyup bir aileye vermek ya da yakınına bırakmak ve göz kulak olması için rica etmek.

çantayı doğrudan ortada bırakınca ister istemez tereddütte kalıyorum ben. verecek kimse yoksa içindeki kirli veya buruşuk eşya gözükecek şekilde açık bırakıp havluyu da özensizce üstüne seriyorum. terlik merlik yanında, sanki önemli bir şey yokmuş gibi bir izlenim veriyorum, nacizane.

Yazlığımız zaten denize sıfır neredeyse, evde bırakıyoruz. Eğer ilk kez gittiğimiz bir yerse ve plajda emanet edecek kimsemiz yoksa arabada bırakıyoruz.

Müşteri memnuniyeti birimiyle görüşüp talebinizi yinelemeniz lazım. Çağrı merkezinden kiminle görüştüğünüzü, saatini de ekletin kayıtlarınıza. Umarım en kısa zamanda çözüme ulaşır.

Geçen ay bir başka bankada başıma geldi aynı şey. Haftanın iki günü atm'lerde sayım yapılıyormuş. Bankaya gerekli bildirimi yaptıktan sonra sayım sonrası parayı alabildim. Toplam 3 4 gün sürdü.

Ben iş bankasında yaşadım aynısını. Dilekçe yazmamı söylediler yazıp göndrrdim. Haftanın belirli zamanları atm leri dolaşıyorlarmış o vakit parayı alacağımı söylediler. Sonra aldım parayı.

konudan bağımsız olarak en para da böyle bir durum olduğu zaman anında parayı yatırıyor banka size fakat sayım sonucu eksik çıkarsa (yalan söylemiş iseniz) parayı borç olarak size geçiyor, tam çıkarsa bir sorun yok.

düzelmez.

Binaların arasında bazen çekmediği oluyor belli noktalarda.
O değil de allah çektirmesin.

Evdendir belki. Annemin evinde hangi hat, hangi marka telefon olursa olsun cekmez mesela. Komsu evlerde boyle bir sorun yok ama. Boyle bir sebepten olmadigini dusunuyorsaniz operatorunuzu arayin anlatin. Bir islem yapiyorlar hemen, işe yarayabilir. Daha once vodafonedayken telefonum full cekmesine ragmen iki gun boyunca tum arayanlara kapali calmis. Aradim Vodafone u duzelttiler.

Bir anne bin insana bedel. Insanlar demen iyi olmus. Guzel.

Cam kenarinda genelde daha iyi cekiyor gozlemledigim kadariyla. Cama yakin yerde de ayni sorun oluyorsa bence once operatoru aramak lazim.

sayın lamira,

evet cam kenarında daha iyi çekiyor gibi ama baykuş gibi cam kenarında yaşamak istemiyorum.

ben yapı olarak genelde iç kesimlerde yaşamaya programlanmışım.

o şekilde evrimleşmişim.

camdan insan görmek falan bana ters.

otobüste/uçakta bile cam kenarı değil koridor alırım.

evde de yatağı koridora aldım, orada yaşıyorum.

Hala gencsin, pencere kenarina alisman icin onunde uzun yillar var. Pencere guzel, pencere cici. Pencere mis. Ohh.

Aynı sorun sebebiyle telefonumun anakartı değişti. Gerçi çekmeme aralığı benim anlık değildi, baya uçak modunda gibi, wi-fi dışında hiçbir şeyi kullanamıyordum. Yine de seninki de teknik servislik bence.

Cihazı yurtdışından mı aldın?

Diğer iş arkadaşlarını bulup onlarla konuşabilirsin.

1.tabii ki kanotlamak gerek, mümkünse almanyada bir kontrole girsin.

2. Evet, tazminat hakkı olabilir, genelde olur, burada şirketin yasal yaptırımları nasıl uyguladığı da önemli.

versicherung.portal.bgn.de

Kaç yaşında hastalığın başladığı önemli. Aliminyum demansı erken yaşta başlayıp hızlı ilerler. Hastalığın normallerine uyan bir kliniği varsa bişey alamazsın. ha azmedip aynı işyerinde çalışan diğer işçileri bulup istatistiksel olarak anlamlı bir verihavuzu ile mahkemeye gidersen belki bir ihtimal.

bu arada arkadaslar daha karamsar davranmislar ama o kadar zor degil aslinda.

olay su, bu hastaliklar vücudu yipratan islerden dolayi oluyor, bu islerde ise tatil veriliyor zorunlu ya da calisma süresi kisa.

mesela röntgen strahlunguna maruz kalinan islerde salliyorum kursun odanin icinde günde maksimum 50 cekim ve haftada maksimum 4 gün gibi kurallar olur, sayilari salladim ama böyle olur, demir celik fabrikalarinda ise mesela erken emeklilik, yilda 60 gün tatil gibi durumlar olur hatta bazi sirketler kendi tatil köylerini yaparlar havasi temiz yerlere. sayilar degisebilir ama temelde sabit dediklerim.

sizin durumda en önemli sey isverenin bunlari uygulayip uygulamadigi. hastaligin belirtileri elbette önemli bu baska bir sey zaten, ek olarak kanunlar isci lehine zamanla degisti ise yani tatil kanuni olarak 60 günden 80 e cikti ise arastirmalar sonucu isverene degil devlete dava acabiliyorsunuz. bunlar icin iyi bir avukata danisin.

Oncelikle cevaplar icin tesekkurler. Ben simdi eski dosyalari vs cikardim dedemin eskiden herhangi bir hastaligi bulunmuyormus tabi bjnu kanitlayan bir dokuman yok elimde ise giris cikis belgeleri var 20 yil calisip o firmada emekli oluyor. Emekli olduktan 5 yil sonra rahatsizliklar basliyor ve emekli olduktan 7 yil sonra alzheimer teshisi koyuluyor. Yaklasik 5 yildir yatalak ve artik durumu oldukca kotulestigi icin surekli yogun bakimda.

Ben simdi bunu arastiracagim acaba boyle bir dernek vs var midir bana daha kisa yollar gosterecek?

Değilim, tatile gidecekken işe gideceğim.

Hayal kurarak kendimi avutuyorum.

Ne çabuk geçti ya...

Son iş yerimde sabit olarak akşamları çalışıyorum, bir buçuk senedir. İnanmazsınız belki ama pazartesi sendromu bile yaşamıyorum. Yarın işe gideceğim aklıma bile gelmiyor.

Öğretmenim, afedersiniz.

her gün ders calisacagini düşünüp anksiyetelere sürüklenen biri için pek de önemli olmayan bir detay.

yarın sınavım olduğu için bayramı ders çalışarak geçirdim. bu sefer pek hissetmeyeceğim sanırım :)

işte bu yüzden haftasonu tatil planı yapıyorum..

20 gün izin patlattım. benden kralı yok şu anda. çatlayın :P

Ben dönüş yolundayım. Yetmedi, yarısı yolda geçti zaten. Şu an da yoldayım. Yol da tutuyor. Beni yoldan sonra en çok sıkan şey yarının ne kadar yoğun geçeceğini biliyor olmam.

Mobilden edtleyemedim. Artık yol nasıl sıkıyorsa üst üste yazmışım :(

beyler bu konuyu niye açtınız ki şu dakika itibariyle günüm kötü geçecek :((((((

Ufak otobüsler var.

helal lan derdi.

16 yaşındaki halim şu anki halimi görse, kaybedeceği o birkaç yılda neleri kaçıracağını ve neleri başarabileceğini görüp bir şeylere ciddi anlamda çaba sarfetmeye çalışabilirdi muhtemelen. Ya da, "vay amk!" deyip aynen devam da edebilirdi.

Ha ama ben de en azından iki tokat çarpardım namıssızın ağzına.

"Oha! Nasıl zayıfladım böyle?"
"Cidden bu kadar kadınla birlikte oldun mu?"

O zamanlar 100 kiloluk bir bakirdi, bu ikisini önemser diye düşünüyorum.

Kim eskitti lan seni?
Naptın lan kendine yapraam?
Derdi.

gençler o yıllarda sahip olduğunuz hiçbir şeyi mi kaybetmediniz? illa ki takdir ederdi ama hiç "ya hacı bak ben böyleydim ama artık hiç öyle değilsin" diyeceği bir şey yok mu iyi anlamda?

Hayatının, karakterinin, kişiliğinin zaman zaman iyiye ve kötüye doğru ne kadar çok değişeceğini görünce inanılmaz şaşırırdı. Tüm bunları sen mi yaşadın, kötü olanları düzeltmenin bi yolu varsa hemen söyle düzelteyim derdi. Ben de saçmalama uzay zaman eğrisinde büyük bir sapma meydana getirebilirsin bütün dünyanın sonu gelebilir hiçbir şeye dokunma derdim :p

Bir de Şebnem Ferah'ı halen çok seviyo muyum diye acayip merak ederdi bak. Seviyorum kız üzülme :*

Senin yaptığın seçimlerin.... +1
Kızım sen salak mısın neden odtüye gitmedin? Madem gitmeyecektin, gezseydin bol bol çalışmak yerine?
10 sene sonra karşılaştığımızda umarım aynı hataları tekrar yapmış olmazsın, görüşürüz canım derdi. Ve muhtemelen görüşmezdik.

futbolu niye bıraktın lan gerizekalı! derdi kesin.

"şu yaşta gelecekle ilgili isteğimi en azından yerine getirmişsin. eyv koç, helal, gg wp .
yalnız bir kaç sene sonra bir iki kişiyle tanışıcam hayatını kaydıramaya çalışıcam çünkü ben daha toyum ve salağım sen yine belini doğrultunca yazarsın..."

derdi..

ya ne kadar guzellesmissin, yerim seni. seninle gurur duyuyorum yapabildiklerinden oturu. optum.

Kendine gel ato derdi. Yapacak daha çok şey var.

diz çöküp tövbe isterdi.

beni özledin mi derdi.

Bu hale nasil geldin? Amk senin ne yaptin hayatinla? Beklebtim bu degildi, kat kat iyisini yapabilirdin nasil bu kadar bosverdin?

Çok şaşırır, mutlu olurdu. Muhtemelen istediklerini yapabildiğini gördüğü için daha bi güvenle devam ederdi hayatına.

"Oha ne ara dana gibi yedin de bu kadar kilo aldin??"
Ve "ne zamandir beri bu kadar kayipsin?" derdi.

vay be derdi.

yine mi planladığın gibi olmadı derdi herhalde.

hiçbir şey planladığım gibi olmadı valla sevgili 16 yaşındaki ama üzülme, planlamaya devam ediyorum.

yalnız, çoğunluğun o dönem için beklentilerinden iyi durumda olması şaşırtmadı değil.

iyi bok yedin.

Food please, gold please derdi. O yaşta çocukla anca eycof atarım ben. Dul olduğumu öğrenirse dayı sen naaptın yaa diyebilirdi, neyse saçları dökmemişin bari diye teselli edebilirdi. Ben de göksen sana asla yüz vermeyecek derdim. Sustururdum pici.

sıçmış batırmışsın her şeyi derdi büyük ihtimal. ben de bu kadar mendebur olmanın nedenlerinden biri gay olmanmış onu keşfettik bu arada, en azından üniversiteye başlarken aklında olsun kanka derdim. bir de kardeşine iyi davran, bildiğinden çok daha fazla orta noktanız var derdim.

"Peki, oluuur" derdi son hale.
Bayağı bir şeye çok şaşırırdı, olan bitene "Yuh, valla mı" derdi ama.

Çok zayiflamişsin derdi.
Bu kadar hırslı olmana değmemiş derdi.

tıp fakültesi?

Hastaneden ortam yap.

dün bi eleman burada steteskoplu foto paylaşmıştı, ona yürü

Komite haftasında kütüphaneye git.

Tıp fakültesi olan bir üniversitede yüksek lisans yap. Öğlen aralarında onların takıldığı kafelere takıl.

Duyurudan sözlükten sağlık doktorluk bilmem ne başlıklarını kurcala mesleğini belli edenlerin hesaplarını aç, komikli şöyleli böyleli alakasız bi entrysi/cevabı için ehehe mehehe diye bi mesajla başla çılgınlar gibi yürü. Ne olursa olsun her durum ve şeraitte sevgililiği kovala. Sonra da nasıl olucak diye bi bakmak istemiştim bb dersin. Kolay gelsin.

whoownes.com
Bide instagramda takipçi kasan doktorlar var. Inlar da senin gibi kişilerle ta ışmak istiyorlar. İnsgramı biraz kurcalarsan bulursun.

Güzel bir şey değil bence, tekrar düşün derim. Ama istiyorum diyorsan, lise arkadasliklari ya da tıp ffakultesindeki arkadaslar aracı olabilir.

www.mhrs.gov.tr

hastane xD

:)

Şimdi diyeceksin turksolbek neden sadece smiley koymuş, çünkü kendisi doktor :D hadi tanışın tontişler.

Yakın bir arkadaşım doktor yakışıklı da sayılır bana ulaş tanıştırayım sizi hadi bakalım.

Bütün tercihlere saygılar, sevgiler. Yalnız, doktor denince niye herkesin aklına bir erkek geliyor?

ufak kusurlara bayılırım bir yüzdeki.

Böyle bi durum var evet.

Benim de toplumla güzellik anlayışım çok uymuyo sanırım belli kriterlerim yok aslında ama bilemedim valla.

Daha önce yazdıklarından kafa olarak sevdiysem ortalama biriyse bile gözümde tepelere çekiliyor.

Doğal ve içtense, makyaj falan hikaye en kral kız o'dur.

çünkü çirkin deme lazım olur kafası.

tabi tutup beğenmediğin insana sen şöyle çirkinsin böyle çirkinsin demenin bir mantığı yok, ama herkesi güzel bulmanın altındaki amaç da aşağı yukarı belli.

giydirince de -simayla alay olmaz- tayfası geliyor n'apalım. ayrıca zaten benim öyle abartılı kriterlerim yok, gideri olsun yeter.

Ben artık alıştım bu duruma. Ne zaman ifşa olsa "ooooooo aman tanrım yok böyle bir güzellikkk!!! <3 <3 <3" şeklinde yorum yapılıyor herkese. Diyorum bu seferki şahane biri galiba açıp bir bakayım. Açılan linkteki kişi maksimum 5-6/10 oluyor. İşte bunlar hep ekmeğinin derdindeki delikanlılar. İddiasız kızlara yazıyorlar ki şansları yükselsin. Zira bu iltifatları eden adamların da dünya yakışıklısı olmadıklarını biliyoruz, dün geceki (ve bu sabahki) ifşada gördük.

Bu seferki ifşada eli yüzü düzgün bayağı kişi vardı ama bana göre hiçbirinin abartılacak bir yanı yok. Çok güzel ya da çok yakışıklı değiller, normal insanlar işte.

Güzellik anlayışım farklıdır benim. Bu yüzden bir kriter söyleyemem.

ya nefes alsın yetercilik ile gelen "ya tutarsa" var ya aşırı nazik bir grup ekşi duyuru ya da cidden herkesi beğeniyorlar. benim oyum kimseyi kırmamak için herkese güzel/yakışıklı diyorlar. gönül işleri sekmesinde ekşi duyuru klasiğidir. fotoğrafını paylaşan herkes güzel/yakışıklı/yorumsuz kalır. ilişki durumuyla ilgili anlatılan her şeyde karşı taraf suçlu bulunur. ilişki başlamadıysa, bir uyuşmazlıktan söz edilen karşı taraf ne kadar mantıklı olursa olsun, duyuruyu açana "kaç kurtul böyle insanlardan" denir. çok da şey yapmamak lazım.

Neden her ifsadan sonra bu tip gerilmeler yaşıyosun, merak ettim.

e çünkü beğenilecek güzellikte kadınlar ve yakışıklıymış denecek erkekler var ifşada. ifşayı aktif olarak takip eden yaklaşık 150 kişi var desek 149'unun beğenmediğini birinin beğenme olasılığı hala matematiksel olarak var.

beğenmek ayrı, tapmak ayrı. tapılacak bir insan var, o da kendini biliyor <3

bu durumun politically correct açıklaması için nawar'a, acı gerçek açıklaması için de i m cool with that'a katılıyorum.

kriter olarak da burun önemli. kaş da önemli. limonlu cola'nın burnu güzele benziyordu ama muhtemelen o açıyı bulmak için yıllarca uğraşmıştır. bunun dışında love my way'de hem burun hem kaş iyi duruyor.

bunların dışında gördüklerim sokakta her gün gördüğümüz dikkatimizi çekmeyen insanlar.

niye çok şaşırma duygusu yaşayacak kadar üzerinde duruyorsun ki.

basit, eğlenceli bir olay. (bu fotografları arşivleyip ileride zaman geçince harekete geçip mesaj atan filan azimli işsizleri bir kenara bırakırsak tabii- öyle şeyler olmuş yazıyordu bir ara buralarda)

çirkinlik, güzelliğe göre daha belirgin sınırları olan bir şey.

birine ay ne çirkin denirse genelde diğer insanlarda onu çirkin bulur ama, güzellik daha esnek bir şey, yani eli yüzü düzgünse, yani her gün sokakta rastlanabilecek ovvv göz alıcı biri diyemiyorsan da kabul edilebilir bir güzellik varsa onu çoğunluk güzel bulacaktır.

zaten herkes aşırı güzel veya yakışıklı çıkarsa burada bir gariplik olurdu.

ben öyle bir durum görmedim. tam tersine hoş görünen tiplere bile giydirmeye çalışan ergen ergen agresiflikler içeren yorumlar daha çok gibiydi.

kara kara bunu düşünmüyorum ya yapmayin..... baya da eğlendim hatta

İfşalara bakmadım pek, bayram bayram kalp kırmamak için olabilir:)

Bunun birkaç farklı nedeni var, en önemlisi olumsuz durumların saklanması, güzel olduğunu düşünenler yazıyor ama çirkin olduğunu düşünenler yazmıyor, böylece herkesçe güzel bulunuyormuş gibi geliyor ama aslında öyle değil.

yukarıdaki çoğu cevaba çeşitli yönlerden +1

zaten öyle ya da böyle albenisi olan erkek/kadınların ifşalarındaki yorum sayısı dahi ortaya koyuyor onların albenilerinin olduğunu. hiçbir albenisi olmayanlar arada kaynıyor işte. şekil a :( çünkü ben üç-dört defa ifşada bulunmuştum, hiçbirinde de "vaov!!1", "aman ya rabbil alemin." minvalinde cevap almadım. birkaç kadın duyurucu da alamadı. kısacası cazibesi eksik olanlar da fazla. işte bu duyuru da algıda seçiciliğin bir örneği bence.

Zoruna mı gitti?
Zaten güzel olduğu kendine toplum tarafından empoze edilen hatunlar genelde ifşa yapıyor. Bunu gören diğer hatunlar hiç piste çıkmıyor. Asıl onları görmek lazım aslında.

Ben kadinlarin genelini begendim, bir kadin olarak.
Hafif kemikli yüz güzel bence, ama güzellik genele bakinca dedigin bir sey, sadece yüz degil.

Yanlis anlamadik da, algin yanlis bence. Genelde duyuruda muhabbetleri olduklari insanlara iltifat ediyorlar sanirim. Begenip tanimadiklarini da özelden yaziyorlar?

Sen paylaş seni beğenmeyelim.

Kara şimşek de şurda otlayadursun.

cengiz kurtoğlu'yla bir akrabalık var mı?

hakkaten yıl kaç?

Abi 97'de çıkardığın pop albümünü severek dinliyorum. Daha sonra neden kayboldun piyasadan?

Aa biz tanışmıştık

geçmişlerden gelen başka ifşalar vardır:

hizliresim.org

i.hizliresim.com

karşim hayırlı olsun seni aleme kazandırıyorum

Bakışlarında bir kalenderlik mii piçlik mi var kestiremiyorum :))

ama iyisin yani köprüden atlarsan o saşlara yazık edersin

@gözü açık sevişen yahudi

Ahahahah şahane olmuş

cengiz kurtoglu + tayfun un yasak askinin meyvesi gibisin :)

leyla ile mecnundaki hidayete benzemiyor mu bu adam :D

O gözlüğü at, yerine bir aviatör bul. Sonra bana dua et.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

27 yasinda herseyi birakip yurtdisi sifirdan lisans egitimine baslamak. Hayatimda aldigim en keyifli risk.

daha almadım ama sanırım birkaç ay sonra 32 yaşımda meslek değiştireceğim.

ailemi ret edip çanakkaleye hatun için işe girmeye gittim. Ertesi gün dedem malı mülkü üstümüze verdi geri geldik. 1 gün sürdü ama ben bir ömür göze alarak gittim. gençlik işte.

Geçen arabanın bagaj kapağını sonuna kadar açık bırakıp eve girdim. Bi on dk dışarda açık kaldı. Risk budur.

iş bulmadan istifa etmek

Kondom kullanmamak.

Bozuk çok şükür.

ben.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

s-media-cache-ak0.pinimg.com

sıcakta iş güç enerji.akşam olsada eve gitsek serinlesek diye düşünüyorum

her yaz yapardım bir şeyler de bu yaz hala 2 bütünleme var. ne ders çalışabiliyorum ne de çıkıp gezesim var. bok gibi bu yaz.

Ameliyattan ötürü 45 gün rapor kullandığım için tatil amaçlı izin almaya utanıyorum resmen, kurban bayramı sonrasına aldım yıllık iznimi, onu da 5 gün aldım ayıp olmasın diye.
Nasılsınıza cevaben de mesai bitse de tunalıya falan koşsam diye bekliyorum.

ben deli olduğum için bana her gün bayram. şu an yurttayım, yarın tüm eşyalarımı alıp eve döneceğim. pazar günü tekrar buraya dönerim, pazartesi sabah yükranya'ya uçuyorum. 30'unda şu hayvanları canlı izleyeceğime hala inanamıyorum, umarım uçak düşmez: youtu.be

döndükten sonrası sıkıntı ama. taşınma, okul kaydı vs. derken uğraşacağım. gerçi iyi olur ya, eğlence çıkar bana da. sıkıldım çünkü. yazdan nefret ediyorum, gezmek falan da istemiyorum. bir şeyler yapmam lazım. iyi iyi güzel.

Eh iste. Odevlerin stresinden kacip 2 gun tura ciktim. Geldim, daha da stres yaptim cünkü yapacak isler hala duruyor. 36 derecede proje hazirlamaya calisiyorum klimasiz evde.

Kotu. Kotu geciyor. Calisiyorum. Tatil yok.
Dayimin olum haberini aldim bugun.

Bugun de bir bahane buldum icmek icin.

O iş olmaz.

Gecen ben de dusundum aynisini. Ama olmaz, duyurunun geliştirildiği nerede görülmüş.

böyle bir uzman veri tabanı oluşturulması çok önceden de gündeme gelmiş hatta compumaster bizzat cevap yazıp üzerinde çalıştığını falan söylemişti. ama izin bulamadım o duyurunun.

Yılların konusu bu da, yapılmadı, yapılmaz.

Eski konu +1
Teknik olarak yapılır da duyuru böyle bir şeye hazır mı ona emin değilim. Burası daha çok herkesin her konuda ahkam kestiği bir ortam. Bize pek gitmez sanki.

çok önceden de bu fikir ortaya atıldı.

ustune holoskoyu da veririm

canıma minnet derim. aile ve çocuk gibi şeylerin sıkıntıdan, dert tasadan başka getirdiği ne var ki? yalnız yaşamak gibisi yok.

çok farazî olmuş. ben kabul ederim. istersen daha zorlu seçenekler vereyim sana.

Hepimiz yalnız ölüyoruz gibi klişelere hiç bulaşmadan ben kabul etmem diyorum. İstediğim hayat öyle bir hayat değil.

Havada karada güle oynaya kabul ederim. Aile kurmak gibi bir planım yok zira.

Şeytana güvenmiyorum.

aile olmaktan kasit nedir? aile olmadan sevgilim, iliskilerim falan olacaksa kabul ederim. komple yapayalniz bir hayat vaat ediliyorsa kabul etmem

Seytan varsa cehennem de var demektir, surda siksan 50-60 yil, hadi 100 yasarsin, onu iyi yasayip ebedi ceza iskenceye razi olmak sacma degil mi? Seytanla anlasma yapana kim bilir naparlar orda. Direk imana gelir oruca baslardim, on vakit namaz kilardim.

Bunu fantazi boyutunda düşünmeye gerek yok, zaten hergün olan sıradan birşey. Her birimiz işimize geleni tercih ettiğimiz için irili ufaklı, yüzlerce, binlerce yanlış iş yaptığımızda farklı birşey mi oluyor? Nereden baktığımıza göre adını farklı koyabiliriz sadece.

çok ucu açık bir anlaşma. çok rahat yaşayacaksın, sıkıntı çekmeyeceksin derken orta direk memur yapacaksa kalsın. bir buffet, bir gates, bir zuckerberg, bir rockefeller kadar zengin ama bir instagram gezgini gibi işten uzak yatarak yaşayacaksam ve de "yalnız ölmek"ten kasıt evlenmemek ve çocuk sahibi olmamak ise kendi kanımla imzalarım garanti olsun diye.

Kabul etmem. Alınırım da. Şeytanın benim ailemle ne işi var? ruhu istemiyor muydu o? neden ruhumu istemedin, sen benim ruhumı beğenmiyor musun derim.

Şeytan benimle anlaşma yapmaya çalıştığına göre doğru yoldayım derim.

Bsg derim.

Bunun için anlaşmaya gerek yok, çoğu insanı bekleyebilecek bir şey. Ben aileyi daha önemsiyorum .3 günlük dünya bari sevdiğimiz insanlarla aile olabilelim .

Kabul. Net.

Ancak üstte şeytana güvenmiyorum denmiş. Haklı! :D

jileti alayım derim. koca anlaşma kalemle mi yapılırmış.

Allah versin canım der devam ederim

İmzalamam ama aileden feragat edemeyeceğim ya da onu bunu rahat yaşamanın önünde tuttuğum için değil. Hayat benim hayatım ve elde ettiğim şeyler benim için çok değerli. Herhangi bir şey için kendimi parçalamak ya da zorla güzellik oldurmak istemiyorum ama hayat benim hayatım. Birinin anlaşmasıyla değil, istediğim gibi şekillendirmek istiyorum sonucu ne olursa olsun. Ham bir başarının içini doldurmamam, bir şeyi aldıysam arkasında temelim olmalı. Yanlış bir şey yaptıysam da sonuçlarına kaylanayım. Sonuçta hem rahat yaşamayıp hem yalnız da ölebilirim, neden olmasın da; geriye döndüğümde 'Bu benim hayatımdı' diyeyim, 'I did it my way' diyeyim. Destek ve yardım güzel şeyler ama torpil, büyü, vb. istemem. Benim canım cennet, cehennem istemiyor; benim canım dünyayı keşfetmek istiyor.

WP

odanin icerisindeki sicak hava cami olmayan bir pencereden esen rüzgarla dagildi, methuselah ilk doganlardandi, kendisi gibi dogan gruptaki diger cocuklarla beraber bir adada yasiyorlardi artik. bir kac sene önce bazi anlasma sahipleri yenidoganlari öldürmeye baslamisti ve bundan dolayi artik beraber yasiyorlardi.

bu karari vermelerine yardim eden methuselah'in babasi ise bu grubu bir arada tutmaya calisiyordu, kendilerine yeni nesil adini vermislerdi. onlara yardim eden anlasma sahipleri insanligin soyunun tükenmemesi icin ellerinden geleni yapiyorlardi. bir süredir adaya disaridan ziyaretci kabul edip hem onlarin sinirsiz imkanlari ile ihtiyaclarini temin ediyorlardi hem de siginakla ile beraber bir ambar insa ediyorlardi. bu ambar ise gelecklerine acilan bir kapi olacakti.

kabul edilen ziyaretciler anakarada büyük bir loto ile seciliyordu, insanlik tarihinin en büyük lotosu olan adaya ziyaret bileti cekilisine her sene 3 milyardan fazla kisi katiliyordu. toplamda ise sadece 200 kisilik bir grup adaya gitmeye hak kazaniyordu.

ada disinda kac yenidogan oldugunu bilmeselerde adanin nüfusunun bir kac kati oldugunu düsünüyordu methuselah'in babasi. fakat her grup kendileri kadar birlesmeye yanasmiyordu. hatta ilk yillarda aralarindan birinin ölümüne bile neden olmustu bu yakinlasmalar.

Ahiret hayatında sıkıntı çıkarabilir gibi geliyor böyle bi anlaşma. O yüzden kabul etmem.:p

Yok kardeş derim

Ben buna yakın bir anlaşma imzalamış olabilirim...

pazarlık yapardım, çocuğum olsun ama gay olsun gibisinden bir teklifi kabul ettirmeye çalışırdım

Kesin verilir, çünkü o parayı tl cinsinden uzun vadede birkaç birim yukarı faiz karşılığı kim kiralarsa kiralasın, banka faizinin birkaç katını kazanabilir aynı dönemde.

şubelerle 1 milyon için bile pazarlık edebilirsiniz.

Hepsini aynı bankaya yatırmazdım ben olsam.

2009 senesinde 100binTL için banka banka dolaşıp en yüksek faizi hanginiz verirse ona yatıracağım demişliğim var. bir tanesinin bizzat şube müdürü gelip yardımcı oldu o zaman. bu para devede kulak kalıyor. 25 milyonunuz olduğunu öğrense sizi arayıp özel tekliflerini sunarlar sizin gitmenize gerek kalmaz.

eskisi gibi değil, 50 bin liraya da 25 milyon liraya da hemen hemen aynı faiz uygulanıyor. Hatta çoğu banka küçük hacimde çok müşteriyi tercih ediyor. 1 tane 25 milyonluk müşteri yerine, 10 tane 1'er milyonluk müşteri çok daha cazip. bu arada vadeliniz varsa 10 bin liraya bile pazarlık yapabilirsiniz, hoş 12,50 ile 12,75 faiz farkı 10 bin tl'de çöpe denk gelir, ama yine de size kalmış tabi :)

dostum,

buradaki cevaplardan anladığım kadarıyla senin 25 trilyonla, mahmut ile ayşenin hesabında ki 600 tl banka için ayı önemdeymiş..

ciddi ciddi bunu söylemişler lan.

25 trilyon yatıracağım dedikten sonra banka peşinden ayrılmaz. sen ne soruyorsun burada bunlara. git de bakalım bankaya, sana nasıl muamele çekiyorlar, ne imkanlar sunuyorlar parayla ilgili.

mevduat forumu: www.hisse.net

spoiler: 25 milyona 15+ oran alırsınız.

8 yıllık banka müfettişiyim bugün 15 oranla aylık faiz alan bir allahın kulu varsa yarın istifa ediyorum. yalan dolan çöp forum sitelerindeki yorumlara inanan adamlar varmış hala :) bugün 1 milyon vadeli ile 25 milyon vadelisi olan müşteri arasında (ikisi de aynı müşteri tipiyse; bireysel, tüzel kurumsal vs.) hiçbir fark yoktur.

koskoca kirpi, 1000 turk lirasina bile %14.5 veren banka var (odea bank) emin misin?

O kadar para bir bankaya emanet edilir mi? riskine gore pek mantikli degil. banka batarsa basina bir sey gelirse el konulursa falan 100bin liracik devlet guvencesinde sadece.

Ozel oran alabiliyorsun kesinlikle, hatta genelde bu kadar parasi olan kisiler zaten tek bankaya sormuyorlar. Birkac bankayi sorup en yuksegiyle bagliyorlar. Bonus: 15in uzerinde faizle bagliyorlar suan kesin bilgi.

%15 faiz alabileceğine benim de aklım yatmıyor. eğer bu doğru olsaydı büyük sanayi kuruluşları hiç yatırım yapmazdı. neden risk alsınlar ki? mevduat oranı %12 iken belki %14 falan olur ama %15 üstü faiz vereceklerini ben de sanmıyorum.

kirpi direkt istifa et o zaman. senin çalıştığın 1 banka vermiyor diye diğerleri neden vermesin? ben ufak bir şirket olarak fazla zorlamadan 14.75'ten bağladım en son. 16 yoktur ama 15 ve 15.25'ler var. elbette her önüne gelenin aldığı oranlar değil.

Foto görüyorsan engel yok.

internete bağlıdır da uygulamaya girmemiş olabilir. misalen bana atılan mesajlar da iletilmesine rağmen whatsapp'ı açmadığım sürece tek tikte kalır.

interneti kapalı. açık olsaydı çift tik olurdu. kesin bilgi.

Whatsapp için mobil veri veya background refresh kapalı olabilir

-schengen vizesi: 60-80 euro.
-yeşil sigorta(araba için bu) fiyatlar: www.turing.org.tr
-kiralanan yerden yurtdışına çıkabilir yazısı. beleş. :)
-ehliyet eski tip ise ve yunanistan üzerinden çıkılacaksa uluslararası ehliyet. (Yeni ehliyet çıkartmak daha mantıklı, uluslararası ehliyet gereksiz pahalı. Yeni tip ehliyet çıkartmak 15TL.)

Güneşin battığı yere doğru sürmen gerekiyor.

Kiralık arabayla çıkış sıkıntı, herkes bu izni vermeyebilir. Noter falan işin içine giriyor olabilir.

Daha farklı ne yapacaksın allasen?
Zatrn kabul edecek belli, fantazi yapıyorsun helal sana.

bence de başka bir şey ekleme. yeterince sıkıntılı bir durum zaten.

Bence bu bile gösteriş, fazlasına hiç gerek yok.

İki Facebook fotoğrafı atacağız diye ne işler dönüyor yarabbi :/

Bence de fazlasına gerek yok yeterince gösterişli bi teklif olacak.

Bir de duyuruyu silmeyin erkek arkadaşıma atayım belki mesaj vermiş olurum sjfksk

Bu dediğiniz yapılmayabilir mesela farklı bir alternatif olarak.

face den yayınlayabilirsiniz.

Fazladan bir şeye gerek yok bence de. Bu haliyle kalsın. Anısı olan bir sey olabilir belki +1

Olumsuz yorumlari da dikkate almayın. iki taraf da mutlu olacaksa, severek yapiyorsaniz ne mutlu, eğlenmenize bakın. Ister fbookta paylasin ister paylaşmayın. Kimseye zarari yok. Güzel bir anı sadece. Mutluluklar

Teşekkür ederim. Umarım güzel bir şey ortaya çıkar. Sevgiler

2

Algim kaydi, nasil telaffuz ettigimi unuttum. Uzatarak soyluyor da olabilirim, uzatmadan da ama tuhaf gelmez uzatan.

2

Dogrusu 2. Tuhaf geliyor.

Bazen öyle bazen böyle.

yuzır +1, ikisini de söylüyorum gibi geldi. muhtemelen öyle ya, karışık kullanıyorum.

tahin, pide; bunları uzatarak söylemeye alışmışım asıl, dalga geçiyorlar dikkat etmeyip uzatınca :(

2

iki şekilde de kullanıyorum. dolayısıyla uzatıldığında tuhaf gelmiyor.

Uzatmadan

genelde 2 ama nadiren uzuyor anlamadığım sebeplerden ötürü.

2

1

'hayır' ile aynı şekilde.

yavşaklık durumuma göre değişiyor benimki, ikisini de kullanıyorum. ne bileyim ağır aksak konuşuyorsam, aklım başka yerdeyse pekala "yaaarın bakarım" diyebilirim örneğin. daha kısa da söylerim. değişiyor. hangisi doğru bilmiyorum ama bence "yarın" doğrudur.

türkçede bu konuda eksiklik var bence. e'ler kapalı mı okunacak açık mı, bunun işareti yok mesela. tamam biz duyduğumuz için konuşuyoruz da yabancı bilemiyor mesela, %100 net değil kural. benzer şekilde "mide" kelimesi var örneğin. ben buna "mide" diyen kimseyi görmedim, her yerde "miğde" olarak telaffuz ediliyor. devletin buna bi' şey yapması lazım. mesela ukraynalıların iki tane noktalı i harfi var bildiğimiz normal i'nin yanında. yi diye okunuyor. o tarz bi' şey bizde de olabilir belki. ne biliyim.

tr.foursquare.com

burger king, dominos pizza, hiç olmadı herhangi bir süpermarketin dondurucu bölümünden feast.

bim

ülker o'lala sufle (tahinsiz)

mikrodalgada 10 saniye ya da fırında birkaç dakika ısıtın, inanılmaz oluyor.

Midpoint, kestaneli ve normal var ama.

Bana tahinlisi lazım...

bigchefsde olabilir. kestaneli beyaz çikolatalı sufle varsa tahinli de vardır bence.

@veritas, sordum şimdi tahinli yokmuş çikolatalı var dedi kadın.

happy moon's

Yengem yakalamıştı oğlunu. Yıllar geçti hala konu olduğunda laf sokar.
Benim yeğen pek takmaz böyle şeyleri bu yüzden pek etkilenmedi aradaki ilişki.

Babasina 31 cekerken yakalanan vardi burada. Ama 13 yasindaydi sonrasinda babasi yikanman lazim falan demis.

Yani kimin yakaladigina ve ne sekilde dusundugune bagli. Annem beni yakalasa sevinir sanirim cunku hicbir sevgilimden soz etmem cok ciddiye aliyorlar.

Yakalanmistim, yani tam odanin oradan geciyorlardi da sonra kiz arkadasimi annesi uyarmisti. Aklinizi basiniza alin diye. Ucuk, kacik tabi ama yapmamak lazim.

Benim hatunun annesi korunun diyordu akfşggjdk

Ben bi kaç kere yakalandım, birisinde çok fena bi durumdaydık. kapı açıldı sonra hemen geri kapandı(odamın kapısı) kız arkadaşım çok ürpermiş ve çok utanmıştı. bi' kaç sn ne yapacağını bilemeyip durdu öyle. sonra ben kalkıp gittim işte, kapıyı çal girip çıkarken filan dedim. Bi' süre ne zaman kapalı bi' kapıdan girecek olsam içeride insan varsa kapıyı filan çalarak girdim. bi' mesaj versin diye. Herkes öyle bi' olay sanki hiç yaşanmamış gibi davranıyor.

1 keresinde de ben farkında olmadan yakalanmışım; o zaman liseden yeni mezunum dershanede durumlar pek parlak değil '' bilmemkimlerle bilmemne yapacağına otur biraz ders çalış'' diye masayı kırmıştı kuzenim.(kendi masasını böyle vurdu, masanın bi bölümü düştü bişey oldu)

2 kerede ev boş zannederek anahtarla kapıyı açtım, böyle işte elim yanlış bi' yerde içeri girdik çat içeride 1inde kuzenimin arkadaşına diğerinde de ev sahibinin oğluna yakalandık, gerçi ev sahibinin oğluda eve 2 farklı kız atmış 1i rus diğeri türk.
o çok ilginç bir hikayeydi, evde kiracıyız, benim ev arkadaşlarımdan birisi anahtarı ev sahibinin oğluna vermiş, çocuk istemiş işte ben faturalarınızı da öderim demiş(çocuk dediğim 32 yaşında filandı o zaman- adam bildiğin) bizde o zamanki kız arkadaşımla ailelerimizle tatili kısa kesip(sömestr) döndük okullara, aynı gün aynı saatlerde indik otogara, geçtik eve; işte malum uzun süre ayrı kalınmış filan anahtarla evin kapısını açıp hole girdik, biraz oyalanırken(cilveleşirken) odanın kapısı açıldı, herkes şok, ve suçluluk duygusu içinde birbine filan baktı. değişikti.

haa 1 de bu bizim evde olmadı, aileden de sayılmaz ama benım en çok utandıgım 1 avukat abımızın kız arkadaşına yakalanıyordum. oha yalnız ne çok yakalanmışım ben böyle, bunu anlatmayacağım.

edit: aklıma geldi, sayılırmı bilmiyorum ama 1 kerede kız arkadaşımın ev sahibi basmıştı beni yatakta ama bunda normal uzanıyorum. şimdi bu adam emekli astsubay; balıkesirde eğitim kampüsü var nef, tam onun karşısında 4 katlı evi var bütün daireleri kız öğrencilere kiraya veriyor. ama sözleşmede eve erkek giremez diye bi' maddesi filan var. ve adamda anahtar var, evin anahtarı. böyle çatkapı filan girebiliyor eve (bu arada evin alt katı da cafe; balıkesiri bilenler için, tam sağında yurt var 2 aparman solunda da bim; tam öğrenci mekanı bi' yer yani) işte adam arada kendi anahtarıyla filan giriyor ama öyle çok sık değil; genelde ev eski olduğu için tamirat işlerinde filan giriyor. işte öyle bi' zamanda bizde çok sallamıyoruz sözleşmeyi filan(öyle bi' maddenin geçerliliği olmaz diye düşünüyoruz), bir de kışın adam kabuğuna çekiliyor, yani mesela üst komşuda kız, onun da erkek arkadaşı var denizci bi'' çocuk o çocuk da o kızda kalıyor yani o da normalde orada yaşıyor filan, hatta benım arkadaşım oraya ilk taşınırken bu durumu konuşmuş problem olacaksa tutmayacaklar ''... kış gelince kış uykusuna yatar merak etme'' demiş o kız. neyse yine kış vakti, hatta aralık ayının başlarında, ben yatakta uzanıyorum; kapı açıldı o zamanki kız arkadaşım hemen duruma uyandı ama adamda içeri girerken(odanın kapısı yarı açık ama beni göremez yani, kördeyim ben) adam içeri girerken aa evdemiydin kızım sen filan dedi, kız arkadaşım hışımla kendi odasının kapısını kapattı; adamda eliyle tuttu; artık neden tuttu o anda refleks mi ne ben tam anlamadım, bende uzanıyorum yatakta; adam kızım dur napıyorsun askılığı mı kıracaksın diyor birşey diyor şimdi tam anımsamıyorum, kız arkadaşım da amca giyiniyorum diyor böyle kısa bi o itti öteki itti ama adam açtı kapıyı (yaşlıydı ama demekki güçlüymüş) bu arada kendisi beni tanıyor 1 kere apartmana girerken yakalamış apartmana almamıştı beni, ironik olan kısmı şu ben de o sıra camiden namazdan çıkmış eve gidiyorum. zaten de artık benı ne zaman gördü girerken mi yoksa yolda mı gördü bilmiyorum ben bahçenin kapısını açacakken orada belirdi; birsürü tantana olmuştu yani beni tanıyor, bende adamı biliyorum huyunu filan, neyse bu kapıyı itekledi girdi içeri, ben uzanıyorum ama bu beni görmedi bakmadı yani. oda da balkona açılıyor. bu böyle balkona gitti ama balkona çıktı mı çıkmadımı hatırlamıyorum, geri döndü tam o anda beni gördü.sonrası kıyamet.

edit2: bazı özel sebeplerle yazının bir kısmını sansürledik

lise yıllarında oldu.
kız arkadaşımla evlerinin çatısında sevişirken psikopat babası yukarı çıktı.
ayak seslerini duyar duymaz fırladım. kızın verdiği akılla, çatıda su deposu olarak kullanılan odacığın "çatısına" yatıp bekledim. hayatımda çok az kez bu kadar yoğun heyecan, korku yaşamışımdır.

yattığım yerde deli gibi atan kalbimi sakinleştirmeye, nefes almaya çalışarak babasıyla (içeriğini anlayamadığım) konuşmalarını dinledim.

bir başka kız arkadaşımın evinde kalırdım ama annesi benden haberliydi, beni severdi. biz sevişirken eve gelişlerine baskın demek bu yüzden mümkün değil.

İki kez basıldım 20li yaşlarımın başında, ikisinde de erkek arkadaşlarımın evinde, eve kimse gelmeyecek sanırken birilerinin gelmesi şeklinde, yoksa bulunduğumuz odaya giren olmadı.

Birinde elleşirken erkek arkadaşımın annesine yakalamıştık. Biz odaya kapanmışken, kadın bişey yokmuş gibi mutfağa girmiş yemek yapmaya girişmişti. Ben de rica ettim, görünmeden kaçtıydım.

Diğerinde aksiyon halindeyken erkek arkadaşımın babası eve gelmişti. Bu apar topar salona çıkıp adamı karşıladı, adam evde benim bulunduğumu çakmadı ama kapının tam dibindeki devasa kitaplığının önünde oğluna, kitaplarını kimseye hacılatmaması yönünde uzuun bi nutuk vermişti. O sıra kitaplarından üçünün oğlu tarafından bana hediye edilmiş vaziyette çantamda olduğunu bilseydi, sanırım varlığımdan daha büyük bi skandal olurdu xD

Şimdiye kadar duyduğum kadarıyla çoğu aile konuyu görmekten bile utanıp tekrar açmak istemiyor

@mete

"ama sözleşmede eve erkek giremez diye bi' maddesi filan var. ve adamda anahtar var, evin anahtarı. böyle çatkapı filan girebiliyor eve"

oha bu nasıl ev sahibi? kiracılar nasıl kabul etmiş bunu? adamda nasıl anahtar olur? garip bir kafa arkadaşlardaki gerçekten.

@black mamba

ev sahibinde anahtar olmasinin nesi anormal?

bütün ilişkilerimde olayı evimde gerçekleştirmeme ragmen hiç basılmadım.ama bir kere annem ev temizliği sırasında ergenlik dönemime ait porno cd lerimi bulmuş ve bunları imha et bunlar yalan dolan diyerek kızmamış ve hatta yol göstermişliği var.

kocaeli'deyim, burada her şey normal. ben yanlış hatırlamıyorsam eğer şöyle bir şey okumuştum: deniyordu ki, istanbul'u çok büyük bir deprem vuracak. bu bilimsel bir gerçek, fay hareketleriyle açıklanabilecek bir şey. AMA küçük depremlerle fay hattının enerjisi azalabilir. ne kadar doğrudur bilmiyorum, okuduğum bu anlama mı geliyordu ondan da emin değilim ama eklemek istedim. eğer böyle bir şey varsa bence bu deprem korkutmak yerine rahatlatmalı insanları.

İzmirde hava resmen sepya.

havayı bilmiyorum da burada hayvanlar tuhaf sesler çıkarıyor. benim evham kaynaklı odaklanmamdan da olabilir.

Manisanın steplerinde gökyüzü turuncuydu güneş batarken.

Beni şu an korkutmuyor çünkü İstanbul'da zaten her an her şey olabilir. Kuzey Anadolu ile Batı Anadolu Fay hattının karakterleri farklı. Kuzey Anadolu Fay hattında öncül deprem olabilir de olmayabilir de, ortada hiçbir şey yokken 9 şiddetinde deprem de olabilir. Ancak Batı Anadolu fay hattında öncül depremler oluyor, en net örneği geçmişte Dinar Depreminde olmuş. Bir kaç gün öncesinde küçük depremler ile başlıyor ve şiddeti en son artarak vurucu deprem ortaya çıkabiliyor. Bu fay hattının karakteristik özelliği bu, İzmir'de yaşasam her sarsıntıya korkardım dolasıyla ama en azından kurtulma şansım da yükselirdi burada tamamen şansa yaşar durumdayız. Geçen haftalarda da bu bölgede sürekli depremler oluyordu yanlış hatırlamıyorsam.

Izmir'deyim hic bi halt yok.

Yılanlar edirnede de çıkmış. Gokyuzu rengine birazdan bakıcam ama genel olarak korkuyorum.

hayır. hurafelere inanmıyorum.

Görmeyiz. Her şeyin kötüye gitmek gibi bir huyu var.

iş, aşk, para konusunda umutluyum. memleket konusunda ise tam tersi karanlığım. içim şişti artık karamsarlıktan.

hiçbir şey aynı kalmaz.
o yüzden her zaman umut vardır.

Ya hem de nasıl. Ama bence bu sadece umut değil. Mesela ben işlerimi çok iyi planlıyorum ve geçmişten ders çıkarıyorum. Dolayısıyla gelecek için daha iyi işler çıkaracağımı biliyorum. Bu çıkarımı yapabildiğim için gelecekten umutluyum.
Diğer yandan; hayatta saçmalıklar bitmez. Mutlu olmasını öğrenebilmek lazım. Güzel bi yemek yapmak, hoş biriyle tanışmak, tanıdık bi yüzle selamlaşmak, mahalledeki çocuklarla oynamak, arkadaşlarla derin bi sohbete dalmak, komik bi şaka duymak, yeni bi diziye başlamak, aylar sonra bisiklete binmek, yoldaki kediyi sevmek, hareketli bi şarkıya denk gelmek... Bunlar oluyorken mutsuz olunmaz. Unutma ki her şeyin çaresi var. Baktığın yerde pozitif olan ne varsa onu görmesini bilmen lazım. Yok mu sözlükte ya da burada sebepsiz yere kanının ısındığı birisi? Mesaj at hemen şimdi. Birilerini mutlu et, onlar da seni mutlu edecekler.
Hayat bu kadar güzelken de umut bitmez.

umut şu an en çok ihtiyacım olan şey. en küçük kırıntıya bilee sevinecek durumdayım.

hayır. beklentin düşecek, alışacaksın. başka şekillerde mutlu olacaksın. her şeyde başarılı olabilen azınlıkta değilsen. ki onların da başka türlü sorunları, aşması gereken engelleri olabiliyor. tavsiyem, fazla ciddiye alma hayatı ve olanları. olabildiğince sinirlerini bozmadan. geçinmeye bak.

Bir umuttur yaşatan insanı.
Güzel günler görme umudumuz olmasa, yaşamın ne çekilir yanı kalır?

Tabi ki değiliz :)

Hayır.

artık umutlanmamam gerektiğini düşünüyorum çünkü umut olunca sorumluluğu ona yükleyip hiçbir şey yapmıyorum. sadece belirsizlik var şu anda.

umutluyum!

(bkz: türkiye'den siktir olup gitmek)

bitmez. umutlu değilim.

önce bi' duruyoruz; ruhumuzun bize yetişmesini bekliyoruz. Bu sırada çokca uyuyoruz, çokca koşuyoruz, çokca okuyoruz. sonra böyle bi' zaman geliyor, mesela susadığımızı filan farkedebildiğimiz anda, yani aklımızı tekrardan yavaş yavaş kullanabildiğimizi farkettiğimizde ; elimizde kalanlarla birlikte neler yapabileceğimize bakıyoruz. Elimizdekileri yazıyoruz bi' tahtaya, sonra bunlarla neler yapılabilir acaba diyor ve kendimize yeni yol haritamızı çiziyoruz.

Yani, tabiri caizse yeniden başlıyoruz. Sürekli hemde, herseferinde daha da azalarak. Sonra bi' yerden sonra yani; rutine biniyor. dertler toplumsal sıradanlık çizgisine oturuyor, bunun bi' diyagramı var. O saatten sonra da para kazanıp, etrafımızı mutlu etmeye çalışıyoruz, sonrası sonrası sessizlik işte.

önce duruyoruz.
olaya dışarıdan bakıyoruz.
sorun neyse, onu benliğimizin parçası haline getirmiyoruz.

içimize dönüyoruz, sorunlarımızı, travmalarımızı çözüyoruz.

merkezimizde kalmayı ve dış etkenlerden minimum seviyede etkilenmeyi öğreniyoruz.
hayatı olduğu haliyle kabul ediyoruz, kızıp, küsmüyoruz.
ama içimizde birikmiş öfke, üzüntü vb. varsa, önce bunları boşaltıyoruz.